ABD Doları Neden Baskın Kalacak?
ABD dolarının küresel ekonomideki baskın rolünü sürdürüp sürdüremeyeceği sorusuna yanıt arayan bir makale. Makalede ABD devlet borcu, Çin’in Renminbi politikası ve ABD’nin yaptırım tehdidi gibi faktörler ele alınıyor.
Son zamanlarda müşterilere yaptığım sunumlarda bana en sık sorulan sorulardan biri ABD dolarının küresel ekonomideki hakim rolünü sürdürüp sürdüremeyeceğidir. Bu soru kısmen birçok hükümetin doların rolünü azaltma isteği göstermesi nedeniyle ortaya çıkıyor. Örneğin Çin, gelişmekte olan birçok ülkeyle para takası anlaşmaları müzakere etti. Soru kısmen, büyük miktarda devlet borcu bulunan ABD’nin, borcun etkin boyutunu azaltmak için para biriminin değerini düşürmeyi seçebileceği endişesini yansıtıyor. Böyle bir değer kaybı doların kaçışına yol açabilir.
Bu endişelere rağmen her zaman doların uzun süre baskın para birimi olarak kalacağı cevabını veriyorum. Nedeni şu:
ABD Devlet Borcu Eşi Benzeri Görülmemiş Bir Miktar Değil
ABD devlet borcunun gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) oranı eşi benzeri görülmemiş bir miktar değil ve tarihsel olarak düşük tahvil getirilerinin de gösterdiği gibi, yatırım camiasını endişelendirmiyor. ABD Merkez Bankası’nın mevcut politikası ve bağımsız bir merkez bankası olarak oynadığı rol göz önüne alındığında, değer kaybı pek olası görünmüyor.
ABD devlet borcunun GSYİH’ye oranı 2023 yılında %130 civarında olması bekleniyor. Bu oran 1946 yılında %119’a ulaştığında da benzer endişeler vardı. Ancak o zamandan beri ABD ekonomisi büyümeye devam etti ve borç oranı düştü. Bugün de benzer bir senaryo mümkün. Ayrıca, ABD devlet tahvillerinin getirileri tarihsel olarak düşük seviyelerde seyrediyor. Bu da yatırımcıların ABD borcuna olan talebinin hala yüksek olduğunu ve borçlanma maliyetlerinin düşük olduğunu gösteriyor.
ABD Merkez Bankası (Fed) da doların değerini korumak için önemli bir rol oynuyor. Fed, enflasyonu kontrol altında tutmak ve ekonomik büyümeyi desteklemek için faiz oranlarını ayarlıyor. Fed ayrıca bağımsız bir kurum olarak faaliyet gösteriyor ve siyasi baskılara maruz kalmadan kararlar alabiliyor. Bu da Fed’in para politikasının güvenilirliğini artırıyor ve doların istikrarını sağlıyor.
Çin’in Renminbi’si Doların Yerini Almaya Hazır Değil
Çin’in umutlarına rağmen Renminbi’nin yakın zamanda doların yerini alması pek mümkün görünmüyor. Çin’in sermaye kontrolleri var, bu da renminbi sahiplerine dolar tutmanın getireceği esnekliğin garanti edilmediği anlamına geliyor.
Çin, son yıllarda Renminbi’yi küresel bir para birimi haline getirmek için çeşitli adımlar attı. Örneğin, Renminbi’yi uluslararası ödemelerde kullanılabilir hale getirdi, gelişmekte olan ülkelerle para takası anlaşmaları imzaladı ve Renminbi’yi Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) özel çekme haklarının (SDR) bir parçası yaptı. Ancak bu adımlar yeterli değil. Çin hala sermaye hareketlerini sınırlayan kontroller uyguluyor. Bu da Renminbi’nin dolar kadar likit ve dönüştürülebilir olmadığı anlamına geliyor.
Benim temel kuralım, Arjantin’deki bir çiftçinin buğdayı karşılığında doları mı yoksa renminbiyi mi tercih edeceğinin sorulması gerektiğidir. Çiftçi renminbi ile ne yapardı? Küresel alımlarda dolar kadar kolay kullanılamaz. Üstelik çiftçi renminbi yatırımı yapmak isterse bunu Çin dışında yapmak zor olacak ve Çin’deki bu tür yatırımlar sermaye kontrollerine tabi olacaktır. Dolayısıyla çiftçinin doları tercih etmesi muhtemeldir. Ve eğer öyleyse, dolar muhtemelen hakim olmaya devam edecek.
ABD’nin Yaptırım Tehdidi Doların Rolünü Zayıflatmaya Yetmez
Doların rolünü ne zayıflatabilir? Birkaç olasılık var. Birincisi, eğer Çin sermaye kontrollerini ortadan kaldırırsa, Renminbi’nin önemli bir ticaret ve rezerv para birimi olma şansı artacaktır. Ancak bu şimdilik pek mümkün görünmüyor. İkincisi, küresel dolar rezervlerinin yaklaşık dörtte üçü ABD’nin askeri müttefiklerinin elinde. Dolayısıyla ABD ittifaklardan çekilerek ve/veya dost hükümetleri desteklemeyerek içe dönerse yatırımcılar dolara olan güvenini kaybedebilir.
Son olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin yaptırımları aşırı kullanması (doları etkili bir şekilde silah haline getirmesi), dolar dışı ticareti artırma yönünde daha büyük çabalara yol açabilir. Örneğin ABD, İran’la etkileşimde bulunan şirketlere tek taraflı yaptırım uyguladığında Avrupa Birliği, İran’la dolar dışı işlemleri desteklemek için alternatif alanlar yaratmaya çalıştı. Yine de, Federal Reserve’ün yakın tarihli bir araştırma yayını şu sonuca vardı: “Rezervleri ABD doları cinsinden varlıklarda tutmaya yönelik ekonomik teşviklerde değişiklik yapılmadan, artan yaptırım tehdidinin doların rezervlerdeki payını büyük ölçüde azaltması pek mümkün değil.”
Sonuç olarak, ABD dolarının küresel ekonomideki baskın rolünü sürdürmesi muhtemel görünüyor. ABD devlet borcu, Çin’in Renminbi politikası ve ABD’nin yaptırım tehdidi gibi faktörler bunu değiştirmeye yetecek kadar güçlü değil. Doların yerini alabilecek başka bir para birimi de henüz ortaya çıkmadı. Bu nedenle, doların geleceği parlak olmaya devam ediyor.