Ekonomist Bilal Demir’den çarpıcı açıklamalar: Türkiye IMF’ye gider mi?
Ekonomist Bilal Demir, Türkiye’nin ekonomik durumu, IMF ile anlaşma, enflasyon ve genç nüfus konularında önemli açıklamalarda bulundu. Demir, Türkiye’nin yabancı yatırımcılara güven vermesi gerektiğini, aksi takdirde IMF’ye gitmek zorunda kalabileceğini söyledi.
Türkiye’nin ekonomik durumu, son dönemde hem iç hem de dış gündemin en önemli konularından biri oldu. Özellikle yüksek enflasyon, cari açık, döviz kuru ve faiz oranları gibi makroekonomik göstergeler, Türkiye’nin ekonomik istikrarını tehdit ediyor. Peki Türkiye bu sorunları nasıl aşabilir? IMF ile bir anlaşma yapması gerekiyor mu? Genç nüfus Türkiye için bir avantaj mı yoksa bir dezavantaj mı?
Bu soruların cevabını aramak için ekonomist Bilal Demir ile bir röportaj gerçekleştirdik. Demir, Türkiye’nin ekonomik durumu, IMF ile anlaşma, enflasyon ve genç nüfus konularında önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin ekonomik durumu
Demir, Türkiye’nin ekonomik durumunu değerlendirirken, ötelenmiş olan ödemeler dengesi krizinin tekrar tekrar masaya gelebileceğini söyledi. Demir, “Biz şu anda faizleri yükselterek sermaye girişi sağlamaya çalışıyoruz. O politikalar başladı. Para bulunamazsa yapılacak olan şey ya faizleri daha da arttırıp yettiği yere kadar bir cazibe yaratacaksınız. Çünkü sonuçta kimse bizim kara kaşımız kara gözümüz için gelmeyecek. Türkiye’yi burada bir kar potansiyeli görürlerse, bir yatırım yaptığım zaman ben önümü görebiliyorsam, yani doğrudan yatırımlar üzerinden düşünelim, Türkiye sonuçta jeopolitik konumu, genç nüfusu, altyapısı ile aslında çok ciddi kar imkanları olan bir ülke. Genç dinamik bir nüfusumuz var, güçlü bir talep var. Dolayısıyla eğer yabancı yatırımcı biraz önünü görebilirse buraya gelebilir gelmek ister. Çünkü kendisine kar getirecektir.” dedi.
Demir, Türkiye’nin yabancı yatırımcılara güven vermesi gerektiğini vurgulayarak, “O güveni sağlayamazsak para gelmez. İşte orada o soru devreye giriyor: Para gelmezse ne olur?” diye sordu.
IMF ile anlaşma
Demir, para gelmezse ne olur sorusuna ise şöyle cevap verdi: “Ya işte dediğim gibi faizi daha da artıracaksınız ya da yine de yetmezse o zaman IMF’ye gitmek söz konusu olabilir bence. Tıpkı 2001 döneminde olduğu gibi. Çünkü IMF bir taraftan düşük faizle size kredi veriyor, bir yandan da bu programın arkasında ben varım diyor. Dolayısıyla yarın bir gün Merkez Bankası siyasi bir baskıyla faiz indirmek durumunda kalamaz. Güvenini verdiği için yabancı yatırımlar da, yani özel teşebbüsler daha rahat bir şekilde Türkiye’ye gelebiliyorlar. O da bence yabana atılmaması gereken bir gözüktür.”
Demir, IMF ile bir anlaşmanın evet bir acı reçete, bir kemer sıkma politikası olduğunu ve evet sabit gelirler üzerindeki maliyetinin daha fazla olduğunu kabul etti. Ancak şunu da ekledi: “Burada hiç IMF’yi savunan duruma düşmek istemiyorum. Öyle bir niyetim hiç yok. Sadece hani sorularda da geldi: Dış kaynak gelmezse ne olur diye. Hani çare bulmaya çalışıyorum. Ne olur? Bir alternatif IMF olabilir şeklinde.”
Demir, zaman içerisinde IMF’nin de çok eleştirildiği için bu acımasız kemer sıkma politikalarında biraz daha bu programı uyguladığı ülkelerde yerli politika yapıcıların tavsiyelerini daha çok dinlemeye başladığını söyledi.
Enflasyon
Demir, enflasyon konusunda ise son Orta Vadeli Programı (OVP) 2001 sonrasındaki Kemal Derviş döneminin, IMF’nin de altında imzası ya da desteği olan güçlü ekonomiye geçiş programıyla karşılaştırdı. Demir, OVP’de şunu gördüğünü belirtti: “2001’den 2002’ye geçerken güçlü ekonomiye geçiş programında yer alan enflasyon hedefi %32. Deniyor ki devlet memurlarına yapılacak olan da yüzde 28 olacak. Gerçekleşen enflasyona bakıyoruz, hedefin daha da altında %30’luk. Yani 2002 yılı enflasyonu %30 olmuş ve senenin başında memur maaşları da yüzde 28. Dolayısıyla çok fazla enflasyona karşı ezilme söz konusu değil.
Bunu niye çok fazla değil diyorum ki şuna bakalım: Eylül 2021 dönemi sonrasında hızla yüzde 20’den 80’lere çıkmış bir enflasyon var ve biz hep geçmiş dönemdeki enflasyona göre maaşlarımıza zam aldık. Gerçekleşen enflasyon çok hızlı bir şekilde geçmiş enflasyonun üzerinde kaldı ve reel olarak bizim ücretlerimizde yaşadığımız erozyon o 2001 programında gerçekleşen belki %2’lik erozyondan çok daha üstünde oldu.”
Demir, mevcut OVP’nin zaten aslında ya da Mehmet Şimşek’in söylediği gibi bundan sonra tahmini kadar maaş ayarlaması yapmak istediğini ifade etti.