google-site-verification=A87PosubcSTDO2a9r_X0e-JxuYINZDky1x0_DXmsMCc Erdoğan’ın İsveç Çarkı: Pragmatizm mi Şantaj mı? - haberbil.net
Gündem

Erdoğan’ın İsveç Çarkı: Pragmatizm mi Şantaj mı?

Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliği konusunda neden birden tavır değiştirdiğini merak ediyor musunuz? Bu makalede, Erdoğan’ın siyasi pragmatizmini, şantaj taktiklerini ve yalanlarını ortaya koyuyoruz.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde İsveç’in NATO üyeliği konusunda beklenmedik bir şekilde olumlu bir açıklama yaptı. Erdoğan, “İsveç’in NATO üyeliği konusunda Türkiye’nin bir engeli yoktur. Biz, İsveç’in NATO üyesi olmasını isteriz” dedi .

Bu açıklama, hem Türkiye hem de uluslararası kamuoyunda şaşkınlık ve merak uyandırdı. Zira Erdoğan, daha önce İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için “Müslüman bir delikten iki kere sokulmaz” diyerek karşı çıkmıştı .

Peki, Erdoğan neden bu kadar ani ve radikal bir şekilde tavır değiştirdi? Bu sorunun cevabını bulmak için, Erdoğan’ın siyasi geçmişine, pragmatizmine ve şantaj taktiklerine bakmak gerekiyor.

Erdoğan’ın Siyasi Pragmatizmi

Erdoğan’ın siyaset hayatında pek çok kez söylediği ile yaptığı arasında büyük farklar olduğunu gördük. Erdoğan için düğün söylediğinin bugün tam tersini yapmakta hiçbir etik sorun yok. Bunun kendisine bir siyasi bedeli de yok. Damadı dedi ya “aya çift şerit yol yapacağım” dese inanacak bir kitle yarattılar.

Bizler, yani Erdoğan’ı ilk gününden beri takip edenler, onun nasıl bir pragmatist olduğunu iyi bilenler, eninde sonunda İsveç’in NATO üyeliğine koşulsuz “Evet” diyeceğinden adımız gibi emindik. Çünkü Erdoğan, inancına göre değil, o günkü çıkarına göre hareket ediyor.

Erdoğan’ın pragmatizminin en tipik örneklerinden biri, ABD ile ilişkilerinde ortaya çıkıyor. Erdoğan, Irak’ta Müslüman komşusunu işgale gelen ABD’den yüklüce para isteyip “Buşa at pazarlığı yapıyorsunuz” dedirtmişti . Sonra rahip Brunson pazarlıklarında “Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsınız” dedi . O can o bedende, o fakir o görevdeyken rahibi paşa paşa iade etti .

Erdoğan’ın pragmatizminin diğer bir örneği de Almanya ile ilişkilerinde görülüyor. Erdoğan, Deniz Yücel’i tutuklayarak Almanya’yı baskı altına almaya çalışmıştı. “Ben bu makamda olduğum sürece asla iade edilmeyecek” lafını kendisine yutturmadılar mı ? Erdoğan, Deniz Yücel’i serbest bırakarak Almanya ile ilişkilerini düzeltmeye çalıştı .

Erdoğan’ın Şantaj Taktikleri

Erdoğan’ın pragmatizmi, aynı zamanda şantaj taktiklerini de içeriyor. Erdoğan, klasik bir taktik olarak, önce işi yokuşa sürüyor, kendini önemli gibi gösteriyor, koşullarda yatıyor, şantaj yapıyor, içerde “Bakın nasıl bana muhtaçlar” cakası satıyor, “Asla olmaz” filan diye üst perdeden atıyor. Sonra bir şeyler koparabilirse teslim oluyor, koparamazsa koparmış gibi yapıp geri adım atıyor.

Erdoğan’ın şantaj taktiklerinin en belirgin örneği, Avrupa Birliği ile ilişkilerinde görülüyor. Erdoğan, Avrupa Birliği’ne üye olmak için yıllardır müzakere ediyor. Ancak Avrupa Birliği’nin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi kriterlerini yerine getirmiyor. Bunun yerine Avrupa Birliği’ni mülteci kartıyla tehdit ediyor. Avrupa Birliği, milyonlarca mültecinin yükünü Türkiye’nin sırtına yüklerken de vize muafiyeti sözü vermişti . Bir deneyin bakalım vizeden muaf mısınız?

Erdoğan’ın şantaj taktiklerinin diğer bir örneği de Rusya ile ilişkilerinde ortaya çıkıyor. Erdoğan, Rusya ile Suriye konusunda işbirliği yaparak Batı’yı rahatsız etmeye çalışmıştı. Ancak Rusya’nın Suriye’deki çıkarları Türkiye’nin çıkarlarıyla çatışmaya başlayınca Erdoğan arayı bozdu. Rusya’nın İdlib’de Türk askerlerine saldırması üzerine Erdoğan NATO’dan destek istedi . Erdoğan, Rusya ile ilişkilerini bozarak Batı sermayesine muhtaç oldu.

Erdoğan’ın İsveç Çarkının Nedeni

Erdoğan’ın siyasi pragmatizmi ve şantaj taktikleri ışığında, İsveç’in NATO üyeliği konusundaki çarkının nedenini anlamak daha kolay oluyor. Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliğine karşı çıkarak hem İsveç’i hem de NATO’yu baskı altına almaya çalıştı. Sözde onların NATO’ya girişine karşılık Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini şart koştu . Böyle bir şeyin olmayacağını bütün dünya gibi kendisi de biliyordu.

Erdoğan’ın asıl amacı, İsveç’in elindeki Bilal Erdoğan’ın yolsuzluk dosyasını unutturmak ya da pazarlık konusu yapmaktı. Bilal Erdoğan, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarında adı geçen ve hakkında yakalama kararı bulunan bir isimdi . Bilal Erdoğan, İsveç’te yaşayan ve Türkiye’den kaçan eski bir polis olan Hanefi Avcı’nın ifadesine göre, İsveç’te de yolsuzluk yapmıştı . İsveç makamları, Bilal Erdoğan’ın yolsuzluk dosyasını açmak için hazırlandıklarını duyurmuşlardı.

Erdoğan, bu durumda İsveç’in NATO üyeliği konusunda çark etmek zorunda kaldı. Çünkü İsveç, Bilal Erdoğan’ın yolsuzluk dosyasını açarsa, Erdoğan’ın hem içeride hem de dışarıda prestiji sarsılacaktı. Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliğine onay vererek, İsveç’i yatıştırmaya ve dosyayı kapatmaya çalıştı.

Erdoğan’ın İsveç çarkı, onun siyasi pragmatizminin ve şantaj taktiklerinin bir sonucu olarak görülebilir. Erdoğan, o günkü çıkarına göre hareket ediyor ve karşısındakini baskı altına almaya çalışıyor. Ancak bu taktikler her zaman işe yaramıyor. Bazen Erdoğan da geri adım atmak zorunda kalıyor.

Erdoğan’ın İsveç çarkının Türkiye’nin dış politikasına ne gibi etkileri olacağı ise zamanla göreceğiz. Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliğini destekleyerek Batı ile ilişkilerini düzeltmeye mi çalışıyor? Yoksa İsveç’i kendi tarafına çekerek Rusya’ya karşı bir hamle mi yapıyor? Bu soruların cevabını bulmak için Erdoğan’ın siyasi pragmatizmini ve şantaj taktiklerini unutmamak gerekiyor.

Başa dön tuşu