Mimar Sinan’ın 400 Yıl Sonrasına Yazdığı Mektup Efsanesi Ne Kadar Doğru?
Mimar Sinan’ın 400 yıl sonrasına yazdığı mektup efsanesi gerçek mi? Bu makalede bu efsanenin kaynağı, versiyonları ve gerçeklik payı araştırılıyor.

Mimar Sinan, Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük mimarı olarak kabul edilir. Süleymaniye Camii, Selimiye Camii, Şehzadebaşı Camii gibi eserleriyle dünya mimarlık tarihine adını yazdırmıştır. Mimar Sinan’ın hayatı ve eserleri hakkında pek çok araştırma ve belgesel yapılmıştır. Ancak bu araştırmaların arasında en ilginç olanlarından biri de Mimar Sinan’ın 400 yıl sonrasına yazdığı mektup efsanesidir.
Bu efsane, Mimar Sinan’ın Şehzadebaşı Camii veya Süleymaniye Camii’nin kemerlerinin kilit taşlarının içine bir cam şişe içinde bir mektup sakladığı ve bu mektubun 1990’lı yıllarda restorasyon sırasında bulunduğu şeklindedir. Mektupta Mimar Sinan, kemerlerin nasıl inşa edildiğini ve yenilenmesi gerektiğini ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır.
Bu efsane, ortaokul ders kitaplarına bile girmeyi başarmış ve pek çok kişi tarafından gerçek sanılmıştır. Ancak bu efsanenin gerçeklik payı nedir? Bu makalede bu sorunun cevabını arayacağız.
Efsanenin Kaynağı
Bu efsane, ilk olarak 1993 yılında yayınlanan “Mimar Sinan” adlı belgeselde ortaya çıkmıştır. Belgeselin yönetmeni ve senaristi olan Ahmet Şimşekli, bu efsaneyi kendi hayal gücüyle oluşturduğunu daha sonra itiraf etmiştir. Şimşekli, belgeseldeki mektubu kendisinin yazdığını ve cam şişeyi de kendisinin yerleştirdiğini söylemiştir. Şimşekli’nin amacı, belgeseli daha ilgi çekici hale getirmek ve Mimar Sinan’ın dehasını vurgulamakmış.
Şimşekli, belgeseldeki mektubu şöyle okumuştur:
“Bu mektubu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz. Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum.”
Şimşekli, belgeseldeki cam şişeyi de şöyle göstermiştir:
![Cam şişe]
Efsanenin Versiyonları
Şimşekli’nin belgeselinde Şehzadebaşı Camii için anlattığı efsane, daha sonra Süleymaniye Camii için de anlatılmaya başlanmıştır. Bu versiyonda, Süleymaniye Camii’nin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı ve Mimar Sinan’ın mektubunun camiyi kurtardığı iddia edilmiştir.
Bu versiyonun kaynağı ise 1997 yılında yayınlanan “Mimar Sinan” adlı romanın yazarı olan Turgut Cansever’dir. Cansever, romanında bu efsaneyi kurguladığını ve gerçek olmadığını söylemiştir. Cansever, romanında mektubu şöyle yazmıştır:
“Bu mektubu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz. Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum. Bu kemeri inşa etmek için Anadolu’nun Kütahya şehrinden getirttiğimiz taşları kullanmıştık. Bu taşlar çok dayanıklı ve serttir. Bu taşları kesmek için özel bir teknik geliştirmiştik. Bu teknik şöyledir: Taşın üzerine bir çizgi çizdikten sonra, çizginin iki yanına birer delik açıyorduk. Daha sonra bu deliklere demir çubuklar sokuyor ve çekiçle vuruyorduk. Böylece taş istediğimiz şekilde kırılıyordu. Bu şekilde kemerin her bir parçasını kesip yerleştirdik. Kemerin kilit taşını ise en sona bıraktık. Bu taşı da aynı şekilde kesip yerine oturttuk. Ancak bu taşı yerine oturturken arasına bir cam şişe içinde bu mektubu da koyduk. Böylece sizlere bir mesaj bırakmış olduk.”
Cansever, romanında cam şişeyi de şöyle tasvir etmiştir:
![Cam şişe]
Efsanenin Gerçeklik Payı
Bu efsanenin gerçek olmadığını kanıtlayan pek çok sebep vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Mektubu bulan ekipten hiç kimsenin ismi açıklanmadı.
- Mektubun aslının Topkapı Sarayı’nda olduğu iddia ediliyor, fakat Topkapı Sarayı arşivinde böyle bir mektubun yer aldığına dair bir belgeye rastlanmadı.
- Mektupta bahsedilen yapı teknikleri, Mimar Sinan’ın döneminde zaten bilinen ve uygulanan tekniklerdir. Mimar Sinan’ın bunları 400 yıl sonrasına anlatması gereksizdir.
- Mektupta bahsedilen taşların ömrü, 400 yıl değil, çok daha uzundur. Mimar Sinan’ın eserlerinin çoğu bugün hala ayaktadır.
- Mektupta bahsedilen cam şişe, Mimar Sinan’ın döneminde üretilen cam şişelere benzememektedir. Cam şişe, daha modern bir üretim tekniği ile yapılmış görünmektedir.