Özgür Özel’in CHP Genel Başkan Adaylığı Kılıçdaroğlu’na Yaradı!
Bu makalede, CHP’de yaşanan genel başkanlık yarışı ve Ekrem İmamoğlu’nun siyasi tercihi ele alınmaktadır. Makalede, Özgür Özel’in adaylığına neden Kılıçdaroğlu’nun sevindiği ve İmamoğlu’nun neden yanlış oynadığı anlatılmaktadır.
CHP’nin siyasi gündeminde bugün en önemli başlık, Özgür Özel’in genel başkan adaylığını açıklaması oldu. Özel, partinin 38. Olağan Kurultayı’nda Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı yarışacak. Kılıçdaroğlu ise bu adaylıktan çok memnun görünüyor. Zira onun korkusu, Ekrem İmamoğlu’nun aday olmasıydı.
Kılıçdaroğlu biliyor ki, İmamoğlu aday olsaydı kendisi kaybedecekti. Zira parti delegesi, partinin geleceğine oy verir ve Cumhuriyet Halk Partisi’nde geleceği Kemal Bey değil, Ekrem İmamoğlu temsil ediyor. Hatırlayalım, 1993’te Süleyman Demirel cumhurbaşkanı adayı olunca Doğru Yol Partisi’nde Köksal Toptan, İsmet Sezgin ve Tansu Çiller aday oldular ve partiye yeni katılan CHP’li ailenin liberal kızı Çiller kazanmıştı. Bu nasıl oldu derseniz, delegasyon Doğru Yol Partisi’nin siyasi geleceğini Çiller’de görmüştü de ondan.
Bu itibarla aynı şey bugünkü CHP için de geçerli ve İmamoğlu aday olsa güle oynaya kazanırdı. Zira arkasında halk gücü var ki, onu seçim sürecinde kanıtladı. Keza Saray’ın ona dava açtırıp siyasetten yasaklamak istemesi, İmamoğlu’nun halktaki karşılığının bir diğer belgesi.
Öyle iken Ekrem İmamoğlu, İstanbul Belediyesi mi CHP Genel Başkanlığı mı ikilemine düştü ve sonuçta malum İstanbul belediye başkan adaylığını tercih etti. İmamoğlu’nun bu tercihi kendisi açısından risklidir. Çünkü İstanbul’da o kaybederse siyasi geleceği kesilecek ve değil yeniden CHP’de genel başkanlık yarışına katılması, genel başkan olabilmesi, yeni bir parti kurma şansını bile yitirebilecektir.
Bizce İmamoğlu’nun yapması gereken hiç düşünmeden Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanlığına aday olup Kemal Kılıçdaroğlu’na hodri meydan demesi ve onu süpürüp yeni bir rüzgar estirmesiydi. Onu yapsaydı kurultay rüzgarıyla iyi bir adayla İstanbul belediye seçimlerini de kazanabilirdi. Seçimler masa başında ittifaklarla değil, esen esprili rüzgarlarla kazanılıyor ki bunu son seçimde yine gördük.
İlaveten Ekrem İmamoğlu, CHP genel başkanlığına kurulmasıyla mahkemeden aldığı cezanın üst yargıdan onanma konusu da tamamen gündemden düşerdi. Oysa şimdi İstanbul adaylığı ile pek çok risk artarak devam ediyor. Sadece iktidar ve ortakları değil, İYİ Parti hatta hatta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi yani Kılıçdaroğlu ekibi ile bile mücadele etmesi gerekiyor.
Artık herkesin dilinde Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nun İstanbul’da kaybetmesini istiyor ve Muharrem İnce’ye 2018’de yapılanlar ona da yapılacaktır. Yani kaybetmesi için her çaba gösterilecek ifadeleri var.
Böylesi bir tabloda Ekrem İmamoğlu geçen seçimde ilk turda 14.000 oyla kazandığı İstanbul seçimini tekrar nasıl kazanır, gerçekten soru işareti. Özetle Ekrem Bey, oyunu yanlış kurdu. Yani bütün siyasi geleceğini belediye başkanlığını kazanmaya endeksledi. Zerre kuşku yok, Ekrem İmamoğlu için CHP genel başkanlığını kazanmak belediye seçimini kazanmaktan çok daha kolaydı.
Realitede bu iken İmamoğlu, İstanbul Belediyesi’ni bırakmayayım dedi ve büyük bir risk aldı. İşte Kemal Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu yerine Özgür Özel’in adaylığına sevinmesi tam da bundandır. İmamoğlu rakip olsa kesin olarak kaybedecekti. Özgür Özel olursa büyük ihtimalle kazanacaktır.
Söylenen Ekrem Bey’in İstanbul’dan vazgeçmeden Özgür Özel ile sonuç almak yani onu aday yaptırıp Kılıçdaroğlu’nu devirmektir. Ancak bu kolay değil. Siyasi önderlikte, siyasi liderlikte vekalet diye bir şey yok, geçerli olmuyor. Böyle bir görüntü Özgür Özel için de handikaptır.
Şunu da söyleyeyim, Özgür Özel kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu’nu yener ve Ekrem İmamoğlu da İstanbul’u kaybederse, doğal olarak koltuğunu Mart sonrasında İmamoğlu’na vermez. Dahası var, İmamoğlu’nun 2028’deki cumhurbaşkanlığı adaylığı da tartışılır, zora girer.
Politikada ölçü başarıdır, yani halk ve delegasyon desteğidir. Bunun için yapılması gereken başarı nerede kesilse öncelikle oraya yönelmek gerekiyor. Hülasa ifade edelim, İmamoğlu risk almadı, lider gibi davranmadı ve garantici hareket ederek geleceğini riske soktu.