Ruanda’ya bile muhtaç hale geldik!
Bilal Demir – Afrika’nın ucunda bir devletçik var, adı Ruanda. Sivas kadar ya var ya yok, nüfusu 12 milyon ve dünyanın en fakir ülkelerinden. Kişi başına geliri 800 dolar civarında. Uzun yıllar iç savaş yaşayan bir kabile devleti, nüfusunun yarısından fazlası açlık sınırı altında yaşıyor ve salgın hastalıklar kol geziyor. Bu olgulardan hareketle Ruanda’da turizm diye bir şey söz konusu değil, fiilen böyle bir şey yok. Bu ülke vatandaşlarının başka ülkelerde tatil yapıp para harcayacak bir ekonomik gücü de yok.
Tablo buyken, Tayyip Erdoğan iktidarı sürpriz bir şekilde böyle bir ülkeyle apar topar turizmde işbirliği anlaşması imzaladı. Tam burada bir parantez: Ruanda ile İngiltere arasında da bir ay önce bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmaya göre İngilizler, yasa dışı şekilde İngiltere’ye sızan suçlu göçmenleri Ruanda’ya göndermeye başladı ki suçları ağırlıklı olarak hırsızlık, ırza tecavüz ve gasp. Derken dün ilginç bir enstantane şahit olundu.
Zafer Partisi İstanbul İl Başkanlığı resmi veriler ortaya koyarak bir faciayı gözler önüne serdi. Buna göre 2 Haziran 2024, yani yarın, Ruanda’dan Türkiye’ye 66 uçak dolusu turist geliyor. Şaka gibi ama üstünden uçak bile uçmayan aç Ruanda’dan. Üstelik turizm sezonuna tam girilmeden ülkemize turist yağmaya başladı. 66 uçağın 5’i Türk Hava Yollarına, 61’i yabancı hava yollarına ait.
Özetle değerli dostlar, rezalet ve tezgah şu: İngiltere’ye yasa dışı yollarla sığınan sapık, katil, bilumum kaçak göçmenler Ruanda üzerinden Türkiye’ye taşınıyor. Evet, Türk kamuoyunda tepki oluşmasın diye böyle bir tezgah kuruldu. Ruanda ile yapılan sözde turizm anlaşması bu ihaneti kamufle etmek için. Söyleyin lütfen, sahtekarlığın ve utanmazlığın bu kadarına milyon kere pes demek gerekmiyor mu? 10 küsür milyon sığınmacı göçmen yetmedi, şimdi İngiltere’ye sızan sapıklarla katilleri turist ambalajıyla ülkemize getiriyorlar. İyi de, Suriye’den gelenleri Ensar ve muhacir diyerek millete kakalayanlar bu güruhu nasıl izah edecekler, nasıl açıklayacaklar?
Türkiye dünyanın çöplüğü ve sapık katil mezarlığı mıdır? Üzgünüm, epeydir ülkemiz bu hale getirildi ki bunun bir diğer adı demografik işgalde işbirlikçilik yapmaktır. 100 yıl önceki işgalde Vahdettin nasıl İngilizlerin işbirlikçisi idi ise, bugünkü iktidar da şimdi aynı pozisyondadır. Düşünün, Ruanda gibi bir Afrika kabile devletinin bile sürekli kalmasına izin vermediği, rezil bir insan sürüsü ülkemize taşınıyor.
Dünyada Ruanda ile turizm anlaşması yapan ikinci bir ülke olduğunu göstersinler, ortaya koysunlar, ben yarın gazeteciliği bırakacağım. Ancak yok, hülasa her şey bu kadar kör göze parmak misali ortadayken, medyanın %90’ı suskundur. Zira alayı önüne atılan kemiğe susan köpekler gibidir. Sadece onlar değil, sivil toplum örgütleri, sendikalar, iş alemi, herkes suskun.
Aynı şekilde Cumhuriyet Halk Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi de suskun. Evet, güya milliyetçi MHP’nin öyle bir derdi, öyle bir gündemi yok, keza Atatürk’ün mirasçısı olan Cumhuriyet Halk Partisi de oralı değil ki. İşte bu, sözün bittiği yerdir. Cevap ver Özgür Özel Bey, bu işgalden hiç mi rahatsız olmuyorsun? Nedir bu suskunluğun, nedir bu teslimiyetin perde arkası? Yoksa Ankara’da dillere düştüğü gibi iktidara rehin misin? Değilse, bu rezalete nasıl kayıtsız kalabilirsin?
Bütün bunlar ortadayken, kimileri bana Özgür Özel’i eleştirme diyor. Yahu, benim derdim kişiler, isimler değil, Türkiye ve olanlardır. Zerre yurtseverliği olan biri böyle bir şeye nasıl rıza gösterir? Seçmen 31 Mart’ta bu Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Tayyip Erdoğan’ın her dediğine, her yaptığına evet desin diye mi oy verdi? Başka bir videoda aktaracağım, aynı Özgür Özel milli eğitimdeki 100 yıllık rövanşa, yani müfredat değişimine bile kayıtsız.
Kılıçdaroğlu yağmurundan kaçarken tutulduğu doluya bakar mısınız? Kemal Bey en azından sarayın işbirlikçi değildi. Özgür Özel nedir, neyin peşindedir, anlayan bilen yoktur. Yaptıklarının tek açıklaması mecburiyeti çağrıştırmaktadır. Hayır, öyle değilse, pek çok konu gibi son Ruanda faciasından sonra ortalığı yıkması, kıyametleri koparması gerekmiyor mu? Öyle baştan savma, göstermelik mitingler değil, sarayı ve siyaseti üst etmek lazım.