google-site-verification=A87PosubcSTDO2a9r_X0e-JxuYINZDky1x0_DXmsMCc Türkiye-AB İlişkileri: Geçmişten Günümüze Değişen Rüzgarlar ve Gerçeklerin Yüzü - haberbil.net
Gündem

Türkiye-AB İlişkileri: Geçmişten Günümüze Değişen Rüzgarlar ve Gerçeklerin Yüzü

2015'ten bu yana Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin seyrini, verilen sözler ve karşılıklı beklentiler ışığında inceleyen derinlemesine bir analiz.

2015 yılında Hollandalı ırkçı siyasetçi Geert Wilders’ın Türklere hitaben yayınladığı video, Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasındaki ilişkilerin geleceğini sorgulamamıza neden oldu. Wilders, Türkiye’nin AB üyeliği umudunu kesmesi gerektiğini savunurken, peş peşe gerçekleşen Türkiye-AB zirveleri, bu umudun yeşermesine neden oldu. Ancak geçen zaman, Wilders’ın iddialarının ne kadar gerçekçi olduğunu ve Türk halkının bu süreçten nasıl etkilendiğini gözler önüne serdi.

2015 sonunda yapılan anlaşmalara göre, Avrupa’ya akan mülteciler Türkiye’ye yerleştirilecek, buna karşılık Türkiye yurttaşlarına Avrupa için vize serbestisi getirilecekti. Ayrıca, AB ile katılım müzakereleri hızlandırılacaktı. O günlerde, Türk ve AB hükümetleri, bu anlaşmanın getireceği faydaları umuyordu.

Beklentiler ve Hayal Kırıklıkları:

Aradan geçen 8 yılın ardından, Wilders’ın iddialarının doğru olduğunu ve sadece Türk hükümetinin değil, Avrupa başkentlerinin de Türkiye yurttaşlarına yalan söylediğini görmekteyiz. Türkiye, milyonlarca mülteciye ev sahipliği yaparken, Türk vatandaşları Avrupa’da serbest dolaşım hakkı bile elde edemedi.

Erdoğan’ın Temmuz 2021’de AB ile müzakereleri yeniden başlatma çağrısında bulunmasına rağmen, AB’nin demokratikleşme, Kıbrıs’ta çözüm ve insan haklarına dair koşulları, bu sürecin yeniden ivme kazanmasını engelledi. Erdoğan’ın bu koşulları görmezden gelerek, İsveç’in NATO üyeliği ve mülteciler konusundaki kozlarını kullanabileceğini düşünmesi, durumu daha da karmaşık hale getirdi.

Yolların Ayrılması Tehdidi ve Blöfler:

Erdoğan’ın “gerekirse Avrupa Birliği ile yolları ayırırız” restini çekmesi ve bu durumun aslında ekonomik krizin getirdiği baskılar nedeniyle bir blöf olduğunu gösteriyor. Uzun yıllardır devam eden bu tatsız oyunun galibi, sözlerini tutmayan ve serbest dolaşımı yalanıyla halkı kandıran Avrupa, kaybedeni ise umutlarını yitiren Türkiye halkı oldu.

Sonuç: Türkiye-AB ilişkilerindeki bu gelgitler, bölgesel ve uluslararası politikaların nasıl kesiştiğini ve zaman içinde nasıl evrildiğini gösteriyor. Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin geleceği belirsizliğini korurken, bu tür politik oyunların her iki taraf için de uzun vadeli sonuçları olacağı aşikâr.

Başa dön tuşu