google-site-verification=A87PosubcSTDO2a9r_X0e-JxuYINZDky1x0_DXmsMCc Türkiye ekonomisi için yeni kararlar şart mı? - haberbil.net
Ekonomi

Türkiye ekonomisi için yeni kararlar şart mı?

Türkiye ekonomisi sıkışık günler yaşıyor. Ekonomi yönetiminin planları tutmadı ve yeni kararlar gerekebilecek. Faiz, rezerv, CDS, petrol ve dış borçlanma gibi konuları ele alan bir analiz.

Türkiye ekonomisi hem küresel hem de yerel anlamda zorlu bir süreçten geçiyor. Ekonomi yönetiminin uyguladığı politikaların beklenen sonuçları vermediği görülüyor. Faiz, rezerv, CDS, petrol ve dış borçlanma gibi kritik konularda yeni kararlar alınması gerekebilecek. Bu yazıda, bu konuların son durumunu ve olası senaryoları analiz etmeye çalışacağız.

Faiz artışı kaçınılmaz mı?

Türkiye ekonomisi yüksek enflasyonla mücadele ediyor. Ağustos ayında yıllık enflasyon yüzde 58,7 olarak gerçekleşti. Bu oran, Merkez Bankası’nın yüzde 5 olan hedefinin çok üzerinde. Merkez Bankası, enflasyonu düşürmek için faizleri artırma yolunu seçti. Mayıs 2023’den bu yana politika faizi yüzde 8,5’ten yüzde 30’a yükseltildi. Ancak bu faiz artışları piyasalarda istenen güveni sağlayamadı. Türkiye’nin risk primini gösteren CDS (Kredi Temerrüt Swapı) oranı hala yüksek seviyelerde seyrediyor. Nisan ayında 400 baz puanın üzerine çıkan CDS oranı, Türkiye’nin borçlanma maliyetlerini artırıyor.

Piyasalar, Merkez Bankası’nın faizleri daha da artıracağı beklentisi içinde. Nitekim, Merkez Bankası Başkanı Gaye Hanım, son Para Politikası Kurulu toplantısında “Gerekirse ilave parasal sıkılaştırma yapılacaktır” dedi. Ancak faiz artışının hem ekonomik büyümeyi hem de siyasi popülariteyi olumsuz etkileyeceği biliniyor. Bu nedenle, ekonomi yönetimi faiz artışına son çare olarak bakıyor.

Rezerv sorunu nasıl çözülecek?

Türkiye’nin döviz rezervleri de ciddi bir sorun teşkil ediyor. Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri Mart ayında 95 milyar dolara geriledi. Bu rezervlerin önemli bir kısmının da swap anlaşmalarıyla sağlandığı biliniyor. Net döviz rezervleri ise eksi 41 milyar dolar seviyesinde. Bu durum, Türkiye’nin döviz ihtiyacını karşılamada zorlanacağı endişesini artırıyor.

Ekonomi yönetimi, rezervleri artırmak için çeşitli adımlar attı. Bunlardan biri de yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması oldu. Son Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısında bu konuda yeni teşvikler verileceği açıklandı. Ancak bu adımın ne kadar etkili olacağı tartışmalı. Zira yastık altındaki altınların miktarı ve ekonomiye katılım oranı net olarak bilinmiyor.

Rezervleri artırmanın bir diğer yolu da dış borçlanma yapmak. Ancak bu da kolay değil. Türkiye, uzun zamandır uluslararası piyasalardan borçlanamıyor. Borçlanma yapmak istese bile yüksek faiz oranlarıyla karşılaşıyor. Benim öğrendiğim kadarıyla, Türkiye’nin dolar bazında borçlanmak için talep edilen faiz oranı yüzde 10,5 ile 11 arasında. Bu oran, Türkiye’nin borçlanma maliyetlerini artıracak ve bütçe açığını büyütecek bir seviye.

Petrol fiyatları Türkiye’yi nasıl etkiliyor?

Türkiye ekonomisi için bir diğer risk faktörü de petrol fiyatları. Türkiye, petrol ithal eden bir ülke. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki artış, cari açığı ve enflasyonu yükseltiyor. Petrol fiyatları son dönemde küresel piyasalarda yükseliş eğiliminde. Brent tipi ham petrolün varili 66 dolar civarında işlem görüyor. Bazı uzmanlar, petrol fiyatlarının 100 dolara kadar çıkabileceğini öngörüyor. Bu durum, Türkiye’nin enerji faturasını artıracak ve döviz ihtiyacını yükseltecek.

Petrol fiyatlarındaki artışın bir nedeni de ABD’nin faiz politikası. ABD Merkez Bankası (FED), ekonomiyi canlandırmak için parasal genişleme uyguluyor. Bu da doların değer kaybetmesine ve emtia fiyatlarının yükselmesine yol açıyor. FED, faizleri düşük tutmaya devam edeceğini açıkladı. Bu da petrol fiyatlarının uzun süre yüksek kalacağı anlamına geliyor.

Sonuç

Türkiye ekonomisi, hem küresel hem de yerel anlamda zorlu bir süreçten geçiyor. Ekonomi yönetiminin uyguladığı politikaların beklenen sonuçları vermediği görülüyor. Faiz, rezerv, CDS, petrol ve dış borçlanma gibi kritik konularda yeni kararlar alınması gerekebilecek. Bu kararların hem ekonomik hem de siyasi etkileri olacak. Ekonomi yönetimi, bu etkileri dikkate alarak hareket etmek zorunda.

Başa dön tuşu