Türkiye’nin Kredi Kartı Krizi: Ekonomi Küçülüyor, Vergiler Artıyor
Kredi kartlarının limitleri düşürülecek, asgari ödeme tutarı artırılırken faiz oranlarıda rekor seviyelere yükseltilecek. Bu makale Türkiye’nin büyük kredi kartı krizi, ekonomik yönetimin yanlışlıklarını ve vergi artışlarını ortaya koyuyor.
Türkiye, son yıllarda ekonomik açıdan büyük bir çıkmaza girdi. Her mevsim taban tabana zıt ekonomik programlar uygulayan iktidar, enflasyonla mücadelede başarısız oldu. Faizleri indirerek enflasyonu düşüreceğiz derken, faizleri yükselterek enflasyonu indireceğiz diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ülkeyi iflas çizgisine taşıdı. Yerlilik ve millilik adına yapılan yanlışlar, Türkiye’yi Lübnanlaştırma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
Kredi Kartlarıyla Şarkı Söyleyenler Artık Borçlanamayacak
Türkiye’nin kredi kartı krizi, ekonomik yönetimin başarısızlığının en önemli göstergelerinden biri. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, NTV’de yaptığı açıklamada, kredilerin ve kredi kartlarının çok açıldığını, enflasyonun iki katından fazla bir hacme ulaştığını söyledi. Başkasının parasıyla, kredisiyle zenginlik olmayacağını belirten Şimşek, kredi büyümesini düşürmek zorunda olduklarını ifade etti.
Şimşek’in sözleri doğru olsa da, bu durumu yaratanın kendileri olduğunu unutmamak gerekir. Tam 21 yıldır iktidarda olan AKP hükümetleri, kredi kartlarıyla şarkı söyleyen bir tüketim toplumu yarattı. Tüketimi arttırarak büyüme modelini benimseyen AKP, üretimi ihmal etti. Artık o imkan da kayboldu. Yani bundan böyle borçlanılamayacak ve kuru soğana bile muhtaç hale gelinecek. Oluşan bu tablo ise mübalağasız tamamen yönetememenin yani yanlış yönetimin bakiyesidir.
Kredi kartlarının kullanabilir limitleri düşürülecek, asgari ödeme tutarları artırılacak ve gecikme faizleri rekor sevileyere çıkarılacak.
Vergiler Artacak, Tasarruf Yok
Türkiye’nin ekonomik sorunlarının çözümü için vergilerin artırılması planlanıyor. 2022’de Türkiye 2 trilyon 300 milyar lira direkt dolaylı vergi topladı. 2023’te yapılan zam ve artışlarla beklenen ise 4 trilyon 270 milyar lira vergidir. 2024 hedefine kadar derseniz 7,5 trilyon liradır. Bunun anlamı yeni büyük vergiler eşitlikte yolda demektir.
Vergi artışları ise dar gelirlileri vuracak. Eğitimden sağlığa, gıdadan giyime pek çok başlıkta %10 olan katma değer vergisinin %20’ye çıkarılacağı Ankara’da dillendiriliyor. Bu itibarla üzgünüm dar gelirler bugünü bile arayacak. Zira yeni vergiler yine onları vuracak.
Saray ise hala 14 uçağı ve 15 sarayı itibari olarak gördüğü için devlette tasarrufa gitmiyor. Dövizle anlaşmaları revize etmek gibi girişimler de yok. Varsa yoksa fakire hücum.
Hazine Arazileri Satılıyor
Bakan Mehmet Özhaseki de dün hazine arazilerinin acil ihtiyaç sebebiyle satılacağını ve onun için bütün hazırlıkların yapıldığını duyurdu. Evet yerin altını yerin üstünü sattılar yetmedi şimdi yeri yani toprağı azaltmaya başladılar. Çünkü başka satacak bir şey bırakmadılar.
Hazine arazilerinin satılması, Türkiye’nin geleceğini ipotek altına almak demektir. Bu araziler, tarım, sanayi, turizm gibi pek çok sektör için önemli bir kaynaktır. Bu kaynakları elden çıkarmak, kısa vadeli bir gelir sağlasa da, uzun vadede büyük bir zarara yol açacaktır.
Borsaya Dikkat
Türkiye’nin ekonomik krizine rağmen borsaya olan ilgi artıyor. Dün itibarıyla yatırımcı sayısı 7 milyon 140 bin 215’i geçti. Bu sayı birkaç ülkenin nüfusundan fazladır. Borsaya bu yoğun ilginin sebebi tasarrufların değer kaybetmesidir. Yatırımcılar, enflasyon karşısında paralarını korumak için borsaya yöneliyor.
Ancak borsaya dikkat etmek gerekir. Borsanın yükselişi, ekonomik gerçekleri yansıtmıyor. Borsayı ayakta tutan karanlık paradır. Merkez Bankası’nın açıkladığına göre, sadece haziran ve temmuz aylarında 12,5 milyar dolarlık net hata noksan girişi var. Bunun anlamı kaynağı belirsiz paradır.
Borsada oluşan balonun patlama riski her zaman vardır. Bu riski göz ardı eden yatırımcılar, büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilirler. Borsada yatırım yaparken dikkatli olmak ve piyasa koşullarını iyi analiz etmek gerekir.
Sonuç
Türkiye’nin ekonomik krizi, iktidarın yanlış politikalarının sonucudur. Enflasyonla mücadelede başarısız olan iktidar, vergileri arttırarak ve hazine arazilerini satarak çözüm aramaktadır. Bu çözümler ise ülkeyi daha da geriye götürecektir. Türkiye’nin ekonomik kalkınması için üretim odaklı, istikrarlı ve rasyonel bir ekonomik yönetim gerekmektedir.